Uludere’nin hemen yanı başında yükselen Cudi Dağı’nın patikaları, dağ çiçekleri ve çimenli yayla çayırlıklarıyla doludur. İlkbahar sonlarında çayırlar kızıl, mor, sarı renklere bürünür. Çadır kurarak yıldızlı bir gecede kamp yapmak, güne kuş sesiyle uyanmak huzuru sunar.
Yayla rotasından indiğinizde karşılaşacağınız baraj gölü, suya yansıyan dağ siluetleriyle görsel bir şölendir. Göl kıyısından yürüyüş rotaları çıkar. Seyir banklarında oturup kahve içerek gün doğumu ya da batımını izlemek uzun bir huzur molası sağlar.
İlçe köylerine akan patikalar boyunca kemerli taş köprüler ve derenin kenarındaki doğal geçitler keşfedilebilir. Her bir köprü altında akan su ve yosun kaplı taşların sesi eşliğinde yürümek tarihi bir deneyime dönüşür.
Yayla dönüşünde ulaşılabilecek bir şifa noktası bulunur. Isı değeri 40–45 °C olan kaplıca kaynak suları, ayak-kol serinliği üzerine sıcak dokunuş sunar. Özellikle yürüyüş sonrası yorgunluğu almak için birebirdir.
Yöre köylerinde taş evler, tarladan gelen taze ürünler, kapı önü sohbetler ve sıcak çay eşlik eder. Bir çay daveti, eve misafir olma, doğal peynir, ekmek sunumu ile kültürel bir ziyafet yaşanır.
Uludere’ye bağlı yaylalardan bazıları çam-kayın ormanlarının içinde gizlidir. Avaspi, Sarı Ziyaret gibi yaylalar, kır çiçekleriyle yaz boyunca cıvıldar. Küçük göletlerin kenarına kurulmuş dinlenme yerlerinde sabah kahvaltısı yaparken dağ manzaralı huzur tadılır.
Gabar Dağı’nın uzaktan silueti, fotoğraf tutkunları için muazzam arka plandır. Seyir tepeciğinden çekilen karelerde vadinin yeşili, dağın gücü ve gölün su yansımaları bir araya gelir.
Patika sonunda çıkan kaynak suyu şelaleleri hem dinlendirici hem fotojeniktir. Ayakları suya değdirip serinlemek, ağaç gölgesinde dinlenmek göz dinlendiren anlara dönüştürür.
Günü kapatacağınız an; barajın üzerindeki kırmızı/pembe tonlar, havayı boyayan ışık çizgileri ve su yüzeyine yansıyan dağ siluetleridir. Bu panoramik eşleşme unutulmazdır.
Gökyüzü tamamen açık, ışık kirliliği çok az. Ateş yakıp çay demlemek, yıldız kayarken dilek tutmak mümkün. Kamp sandalyeniz, göl sesi müziğiniz olur.
Sabahın ilk ışıkları okunmadan, su sesi ve kuş cıvıltısıyla uyanmak; doğayla sentezlenmiş bir ritüeldir. Bankta kahvaltı sofranız, ekmeğiniz, peyniriyle sabaha karşı huzurlu bir ritüel inşa edilir.
Hafta sonu kurulan küçük pazarda bal, reçel, yumurta gibi doğal gıdalarla karşılaşılır. Köylülerle sohbet, ürün kültürü, tarif paylaşımı ve tanışma fırsatı sunar.
Kanyon duvarları, göl yüzeyi, taş köprü, yayla çimenleri ve gökyüzü… Uludere’de her an bir görsel hikâyedir. Telefon veya fotoğraf makinesi cebe hazır.
yorum