İlçeyi tepeden izleyen bir tepeye kurulmuş bu kale kalıntıları, eski stratejik önemi yansıtır. Kaleye çıkan taş patikalarda adımlarınızı sayarken, dikkatinizi surların arasında rüzgârın taşıdığı efsanevi anılar çeker. Baraj gölünü, köyleri ve sınır ötesi toprakları izlemek büyüleyicidir.
Sabahın erken saatlerinde nehir kıyısında yürümek, serin su sesine karışan kuş ötüşleri arasında dingin bir ruh hali getirir. Taş iskelelerde oturup nehrin akışını izlemek, sakin sohbetlere eşlik eder. Yerel balıkçıların tekneleriyle fotoğraflar karelere taşınır.
Türkiye–Irak ticaretine tanıklık eden bu kapı, kalabalık kamyon konvoyları ve göçmen hareketleriyle adeta canlı bir sınır senfonisidir. Zirve noktalarından bakıldığında, ışıklar, kamyon rotaları ve sınır kapısının arka planla kurduğu görsel denge etkileyicidir.
İlçe çevresinde, küçük köylerden geçen derelerde kemerli taş köprüler görülür. Bu köprülerin altındaki su, sazlıklar, yosun örtüsü ve kemer pencereleriyle birleşince romantik manzaralar doğar. Yolda durup suya bakmak ve sessizliği dinlemek büyük keyif.
Bir kısmı yeni inşa edilen baraj, göl yüzeyiyle harmanlanmış doğal güzelliğe dönüşür. Kıyısındaki seyir terasları, gün doğumu ve gün batımı için eşsiz fotoğraf noktaları sunar. Suların kenarında oturup çay yudumlamak güzel bir kaçamak sağlar.
Merkezde kalan tarihi sokaklarda, harap taş evler, dar yollar, kapı önlerindeki köy kültürü izleri görülür. Kapılardan girip misafir edilen evlerde humus ve taze çay eşliğinde sohbet etme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Bir köy sırtına saklanmış bu kilise, erken dönem Hristiyan mimarisinin taş izlerini taşır. Duvar kalıntıları, kemer kalıntıları ve avlu taşlarındaki yazılar gezginlere tarih fısıldar. Ruhani bir hava arayanlar için ideal.
Tepebaşı, Duruca gibi merkez köylere çıkan toprak yollar; yazın serin, kışın karlı yaylalar sunar. Çimenlikleri, inek sürüleri, ahşap yayla evleriyle vadi serinliği içerir. Kamp kurup yıldız altında çay keyfi yapmak mümkün.
Yayla dönüşünde yolda yer alan kaynak suyu çıkışları ve küçük, doğal şelaleler sizi karşılar. Ayaklarınızı suya değdirip telefonla bu serinliği ölümsüzleştirebilirsiniz. Fotoğraf tutkunları için ideal anlar.
Baraj kıyısına kurulan kamp alanları; ateş yakmak, sucuk-ekmek yapmak ve güneş batarken suyun kırmızı yansımasını izlemek için mükemmel bir sahne oluşturur. Sessizlik, su sesi ve gökyüzü birleşir.
Kamp sonrası gece gökyüzü tamamen açık olur. Işık kirliliği çok azdır. Yıldızların çokluğu, ateşin kıvılcımı ve barajın durgunluğu, yürek ısıtan bir huzur yaratır.
Sabah serinliğinde dere kenarına serilen örtü üzerine doğal peynir, zeytin, bal, taze ekmekle yapılan köy kahvaltısı; kekik kokarı, su sesi eşliğinde güne başlamaktır.
Hafta sonları kurulan pazar yerinde; baharatlar, köy peynirleri, el işi dokumalar bulunur. Satıcılarla sohbet etmek, ürünleri tatmak ve bölgenin kültürel atmosferini tatmak mümkündür.
Her adım bir fotoğraf karesi sunar: göldeki su yansıması, kemer köprü altından akan dalga sesi, köy patikasında yürüyen insan siluetsiz, mor kilise duvarları… Telefon bile taşımasan, zihninize kazınacak anlar var.
Silopi çevresindeki bazı köylerde sıcak su çıkışları vardır. Yürüyüş sonrası ayaklarınızı suya sokmak, serin vücuda dinçlik verir.
Köy sohbetlerinde davet edilmek, beraber yemek yemek, yöresel hikâyeler dinlemek; geziyi unutulmaz kılar. İnsan sıcaklığı, suyun akışı kadar akıcıdır.
yorum