Burası tarihi bir çarşı. Ama öyle çok büyük değil, daha çok sıcak, samimi. Dar sokaklardan geçiyorsun, bir bakmışsın bakırcı bir amca selam veriyor. Ahşap oymalar, eski tarz takılar, el işi sabunlar… Ne ararsan var. Bir kahve içmeden dönülmez.
Arasta’nın hemen dibinde. Avlusuna girince bir sessizlik çöküyor. Çok eski bir cami ama tertemiz duruyor. Güneş vurunca taşlar parlıyor. Gidip sadece oturmak bile iyi geliyor insana.
Burası Muğla evlerinin en çok olduğu yer. Taş duvarlı evler, mavi panjurlar, saksılarda çiçekler… Fotoğraf için harika ama sadece dolaşmak bile keyif. Evlerin önünden geçerken yaşlı teyzeler sana gülümseyebilir, çünkü burası çok samimi.
Çok eski bir han. Şimdi içinde küçük kafeler var. Ortada bir avlu var, gölgede oturup çay içiyorsun. Bazen sergi bile oluyor. Yoruldun mu hemen buraya kaç.
Şöyle diyeyim: Beklentini büyük tutma ama içeri girince “Aa bu da varmış” diyorsun. Arkeolojik parçalar var, doğa tarihi bölümü de ilginç. Fosil bile var içinde. Üstelik giriş çok ucuz, Müze Kart varsa zaten bedava.
Muğla’nın merkez simgelerinden biri. Zaten yolda yürürken karşına çıkıyor. Yanında kafeler var, oturup kuleye karşı bir kahve içmek çok hoş. Akşam saatinde çok güzel ışık vuruyor.
Aslında Milas tarafında ama günübirlik git geline uygun. Çok eski bir tarihi yapı. “Burada da böyle şeyler var mıymış?” diyorsun. Tarihle ilgileniyorsan kaçmaz.
yorum