Sabah erken saatlerde Dicle kıyısında yürüyüş yapmak, nehrin akışıyla birleşen sessizliği hissetmek gibidir. Taş iskelelerden suya uzanan bir botla küçük bir nehir turu bile bu sakinliği taçlandırabilir. Yöre balıkçılarını izlemek, suya yansıyan vadileri izlemek ruhu dinlendirir.
Yarımada üzerindeki kalenin taş duvarlarında zamanın eşiğini hissedersiniz. Bir zamanlar şehrin savunmasına hizmet eden kale, şimdi Dicle manzarası eşliğinde fotoğraf ve düşünce molaları için ideal bir nokta.
İlçenin merkezindeki Ulu Camii, sade ama etkileyici mimarisiyle dikkat çeker. Camii çevresinde taş döşeli eski sokaklar, taş panjurlar, küçük çay kahveleri bu bölgeye eskinin dokusunu kazandırır.
İdil’in merkezinde yer alan medresenin yıkık taş kemerleri ve avlu patikaları, eğitimin ve topluluk yaşantısının izlerini taşır. Taş duvarların arasında yüzyılların fısıltısını duyabilirsiniz.
İdil pazarı, sabah saatlerinde canlanır. Yöresel sebze, taze baharat, elde dikilmiş örtüler, yöresel çanta‑kılıflar satılır. Satıcılarla sohbetler ve kendine özgü ürünler keşfetme fırsatı buradadır.
İlçe çevresindeki orman içi patikalarda yer alan taş kemer geçitler, nostalji abidesi gibidir. Yürüyüş sırasında derelerden geçilir ve suyun sesi fotoğrafa dökülür.
Vadinin eteklerinde taş oyma mezar ve nişler göze çarpar. Eski dönem insanlarının kaya içine oyduğu bu alanlar, mistik bir atmosfer yaratır.
İdil çevresindeki bağ arazileri, meyve ağaçları ve üzüm bağlarıyla ilgini çeker. Bir köy yolu üzerinde yürüyüş yaparken doğal atıştırmalıklar ve bağ manzarası eşlik eder.
Nehir kıyısındaki taş çay bahçeleri, suya yakın konumları, sıcak çayı ve sohbet atmosferiyle dinlendirir. Akşamüstü serinliğiyle birlikte huzurlu zaman geçirmek için idealdir.
İdil’e bağlı Tepebaşı, Düzgeçit gibi yaylalara çıkan yollar; yeşil çayırlar, serin meralar, gölgenin bol olduğu gölgeli alanlar barındırır. Burada sabah ezanı yerine kuş sesine uyanmak mümkündür.
Patika yolların sonunda bulunan doğal kaynaklar, kayalıklardan sızan küçük şelaleler ve ıslak kayalar huzurlu molalar sunar. Ayaklar suya değdiğinde serinlik duyarsın.
Taş evlerin arasındaki dar sokaklar, menfezli ev girişleri, kapı önü sandalyeleriyle kültürel bir yürüyüş rotasıdır. Kapı çaldığında içeri davet edilir, ev yapımı ekmek, domates, salatalık eşliğinde sohbet edersiniz.
Akşam olduğunda nehir kenarına inip barışçıl ışık oyunlarını seyretmek, köprü altındaki yansımaları izlemek, huzurun doruğudur. Bir kamp sandalyesi ve yolda satılan çayın sıcaklığı, günü kapatır.
Yayla rotası üzerinde veya nehir kenarında yapılan gece kampı, yıldızların izlenmesi bakımından eşsizdir. Doğanın sesleri, kamp ateşi, doğa sohbetleriyle unutulmaz anlara dönüşür.
yorum